6 Temmuz 2007 Cuma

Kelebek Hanım


Ne olacak benim bu kelebek takıntım bilmiyorum. Her gün mutlaka bir şekilde kelebek görmek istiyorum, küçük bi aksesuarla veya bilgisayarımda ekran koruyucu olarak, en kötü ihtimalle resimlerine bakarak görüyorum minik kurdeleleri.
Sanki Allah herşeyi yarattı da, bu da hediye paketinin süsü olsun, minik fiyongu olsun diye yarattı kelebekleri gibi geliyor bana.

Bu ne güzelliktir, bu ne narinliktir, ne kadar kırılgan... Uçup konduğu herşeyi hediyeye çevirme özellikleri var. Çiçeğin üzerine konarım hoooop onu bir hediyeye çeviririm diyorlar sanki içlerinden. Tek kelimeyle muhteşemler ne diyim...

Dediğim gibi herşeyde kelebek takıntım var, en sevdiğim opera eserinin Madama Butterfly olmasının da belki bunda etkisi olmuştur. Kelebeğin kırılganlığını, kısacık ömrünü öyle güzel yansıtıyordu ki.

Opera demişken sezon açılsa da güzel oyunlar seyretsek yine. Ekim'e kadar dişimizi sıkıcaz artık. Bazı arkadaşlarımın ön yargıyla yaklaşmalarını anlıyorum operaya ama bir kez izleyen birinin bir daha kolay kolay vazgeçemeyeceğini gayet iyi biliyorum. Bale de çok güzel muhakkak ama bana insan sesi çok muhteşem geliyor.

İlk kez orta birinci sınıfta, koro'ya seçildiğimde müzik öğretmenimin sayesinde tanıştım operayla, koro'daki öğrencilere sezondaki tüm oyunların biletini almayı şart koşardı. Kendisini sevgiyle anıyorum. Bana böyle güzel bir şeyi kazandırdığı için.
Yine daldan dala atladım, olsun içimden geldiği gibi yazıyorum.

Hiç yorum yok: